Ben de işte, hayatta biraz gecikerek de olsa (38 yıl kadar) bir spor salonuna yazılınca büyük düşüneyim dedim.
Aslında spor salonuna geçen hafta yazıldık. Salon seçimimde en önemli kriter işime yakın olmasıydı. T'nin (kocanın adını böyle kısaltayım dedim) çalışma saatleri esnek olduğundan o bana daha rahat uyabilir dedik ve işimin hemen yanındaki spor salonuna gidiverdik. Tabii ki satış temsilcisi, bir satış temsilcisinin davranması gerektiği gibi davranıyordu. Ben de yıllardır fazla kiloları nedeniyle spor salonuna gitmekten çekinmiş ve hala konu ile ilgili rahat olmayan birinin davranması gerektiği gibi. Salondaki grup dersleri diyordu, benim aklıma hemen bir salon dolusu incecik kadının arkasında bacaklarını kaldırmaya çalışan ben, havuzda su jimnastiği diyordu, benim aklıma hemen mayo içinde ben geliyordu. O an oradan koşarak uzaklaşmak istesem de koşmaya kalkarsam 3. adımda kesileceğimi bildiğimden susup dinledim. Zaten ilk iki ay sadece yürüyeceğimden derse falan ihtiyacım yoktu.
Biraz pazarlık edip (muhakkak pazarlık edin!) fiyatta anlaşınca imzalar atıldı. Ama başlayamıyorduk çünkü bir spor salonunda ne giyeceğimizi bile bilmiyorduk. Azıcık ayakkabılara falan bakıp, bir fikir edindikten sonra salondan ayrıldık. O gün bir maraton koşmuş gibi hissederek çıktım spor salonundan.
No comments:
Post a Comment